Özdeşim ne demek tıp ?

Sude

New member
Özdeşim Ne Demek? Tıbbın ve Toplumun İçsel Derinliklerine Yolculuk

Merhaba arkadaşlar! Bugün çok ilginç bir konuya, belki de çoğumuzun günlük yaşamında pek fazla düşünmediği ama aslında hepimizin derinden etkilendiği bir terime odaklanıyoruz: **Özdeşim**. Bu kelime, kulağa ne kadar tıbbi ve teknik gelse de, aslında içsel bir keşif, toplumsal bir bağ, ve bizlerin kimliklerini nasıl şekillendirdiğimizle ilgili oldukça derin bir anlam taşıyor.

Düşünün, hepimiz bir şekilde kendimizi başkalarıyla özdeşleştiriyoruz. Bir arkadaşımızın duygularını, bir aile bireyimizin düşüncelerini, hatta bazen bir yabancının bakışlarını kendimizle bağdaştırıyoruz. Peki, **özdeşim** bu kadar önemliyse, ve hayatımıza bu kadar etki ediyorsa, bu terimi gerçekten ne kadar derinlemesine anlıyoruz?

Gelin, hep birlikte özdeşimi tıbbın, psikolojinin ve toplumsal ilişkilerimizin gözünden ele alalım. Hikâyenin başlangıcını biraz daha geniş bir perspektiften, hem erkeklerin analitik bakış açılarını hem de kadınların empatik yönlerini bir araya getirerek yapalım. Umarım yazımın sonunda, hepimizin kafasında bir soru işareti oluşur ve bu konuyu derinlemesine düşünmeye başlarız.

Özdeşim: Tanım ve Kökenler

Özdeşim, psikoloji literatüründe, bireyin kendini başkalarıyla özdeşleştirmesi sürecini tanımlar. Ancak bunun tıbbî bir bağlamda daha derin anlamları vardır. Tıbbın ve psikolojinin bu terimi tanımlama şekli, bireyin kendi kimliğini ve kişiliğini, çevresindeki diğer bireylerle nasıl ilişkilendirdiği, kimlik gelişiminde ne gibi etkilerle karşılaştığına odaklanır. Özdeşim, temelde kişinin kendini "diğer"le nasıl ilişkili gördüğü ve bu ilişkiyi nasıl içselleştirdiği ile ilgilidir. Bu süreçte, birey kendisini başkalarının gözünden, davranışlarından ve duygularından yansıyan bir şekilde inşa eder.

Bunun kökeni, Freud’un psikanaliz teorilerine kadar gider. Freud, insanların çocukluk yıllarındaki ebeveyn figürleriyle kurdukları ilişkiyi, özdeşimsel süreçlerin temeli olarak görüyordu. Örneğin, bir çocuk annesinin, babasının ya da diğer figürlerin özelliklerini taklit eder. Bu, çocuğun kendi kimliğini oluşturma yolunda önemli bir adımdır. Fakat zamanla, özdeşim yalnızca ailede değil, okulda, toplumda ve hatta medyada gördüğümüz kişiliklerle de şekillenir.

Erkeklerin Perspektifi: Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşım

Erkekler genellikle kişisel gelişimlerinde stratejik bir yaklaşımı benimserler. Özdeşim konusunda da, erkekler genellikle belirli hedeflere ulaşabilmek için başkalarını model alır ve bunu yaparken daha analitik bir yol izlerler. Kendilerini başkalarıyla özdeşleştirirken, daha çok "nasıl başarılı olurum?", "kendimi nasıl geliştiririm?" gibi stratejik düşüncelerle hareket ederler. Erkeklerin özdeşim süreçlerinde, genellikle toplumda güçlü ve başarılı olmayı simgeleyen figürlere (liderler, girişimciler, sporcular) odaklanmaları daha yaygındır.

Bir örnekle açalım: Aydın, başarılı bir iş adamı olmak isteyen genç bir adam. Aydın, babasının çalışkan ve kararlı kişiliğinden etkilenerek büyüdü. Babası, çocukken ona her zaman "Başarının anahtarı çok çalışmaktır" derdi. Aydın, babasının bu değerini içselleştirip iş hayatına atıldığında, başarıya ulaşmak için elinden gelenin en iyisini yapma kararı aldı. Bunda özdeşim süreci devreye girer. Aydın, babasının özelliklerini benimseyerek, kendi kimliğini oluşturur. Bu stratejik yaklaşım, Aydın’ın kariyerindeki başarıların temelini atar.

Fakat Aydın’ın özdeşim süreci, yalnızca babasıyla sınırlı değildir. Her başarılı iş adamı, her profesyonel figür Aydın’ın zihninde bir model olarak şekillenir. Erkeklerin özdeşim süreçlerinde en önemli motivasyon faktörü genellikle başarı ve toplumsal kabul görmek olur. Buradaki temel amaç ise toplumda ve iş dünyasında "örnek alınan bir figür" olabilmektir.

Kadınların Perspektifi: Empati ve Toplumsal Bağlar Üzerine Özdeşim

Kadınlar, genellikle duygusal ve toplumsal bağlarla şekillenen özdeşim süreçlerine daha fazla eğilim gösterirler. Özdeşimdeki kadın bakışı, başkalarıyla kurduğumuz empatik ilişkilerle derinleşir. Bir kadın için özdeşim, yalnızca başarılı olmakla ilgili değil, aynı zamanda çevresiyle güçlü ve anlamlı bağlar kurmakla da ilgilidir. Kadınlar, toplumsal roller, aile bağları, arkadaşlıklar ve duygusal destek gibi unsurlarla özdeşim kurarak kimliklerini inşa ederler.

Örneğin, Elif, kasaba halkının en sevilen öğretmenlerinden biridir. Hayatını, başkalarının ihtiyaçlarını anlamak, onlara empatiyle yaklaşmak ve onları eğitmekle geçirmiştir. Elif’in özdeşim süreci, yalnızca kendi ailesindeki figürlerle değil, aynı zamanda öğrencileri ve toplumdaki diğer kadınlarla kurduğu duygusal bağlarla da şekillenmiştir. Elif, özdeşim sürecini sadece kendini başarılı bir öğretmen olarak tanımlamakla değil, aynı zamanda öğrencileriyle duygusal bir bağ kurarak da inşa etmiştir.

Kadınlar, özdeşimde başkalarının duygularını hissetmeye ve onlarla derin bağlar kurmaya çok daha fazla eğilimlidirler. Bu, özdeşim sürecinde karşılıklı anlayış, destek ve bağlılık gerektiren bir yapıyı ifade eder. Kadınlar için özdeşim, toplumsal bağların güçlenmesine de katkı sağlar. Bu bağlamda, özdeşim, bir toplumun dokusunu oluşturan en temel unsurlardan biri haline gelir.

Özdeşim ve Toplum: Gelecekteki Potansiyel Etkileri

Günümüzde teknoloji, medya ve sosyal medya, özdeşim süreçlerini çok daha hızlı bir şekilde şekillendirmeye başladı. İnsanlar, internet aracılığıyla başka insanlarla anında bağ kurabiliyor ve bu da özdeşim süreçlerini daha dinamik hale getiriyor. Örneğin, sosyal medya platformlarında paylaşılan yaşam tarzları, başarı hikayeleri ve etkileşimler, kullanıcıların özdeşim süreçlerini anında etkileyebiliyor. Burada önemli olan, bu hızla değişen özdeşim sürecinin bireylerin ruh halini, psikolojik sağlıklarını ve toplumsal ilişkilerini nasıl etkileyeceğidir.

Bununla birlikte, özdeşim yalnızca bireylerin kimlik gelişiminde önemli bir rol oynamakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal yapıyı da şekillendirir. Örneğin, toplumsal cinsiyet rollerinin, başarı beklentilerinin ve kültürel normların özdeşim süreçleri üzerindeki etkisi, giderek daha önemli hale gelmektedir.

Özdeşim, gelecekte toplumların daha fazla empati ve anlayış temelinde şekillenmesine yardımcı olabilir. Eğer toplumsal bağlar daha güçlü, birbirine bağlı ve anlayışlı olursa, kolektif özdeşim de daha sağlıklı ve sürdürülebilir olabilir.

Sonuç: Özdeşim Herkesin İçinde

Özdeşim, bir yönüyle kimlik inşasının en önemli parçası ve hepimizin hayatının merkezinde yer alıyor. Erkekler, stratejik ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimserken; kadınlar, empatik ve toplumsal bağlarla şekillenen bir özdeşim süreci yaşarlar. Ancak herkesin içinde farklı bir özdeşim süreci var ve bu süreç, sadece bireysel kimlik gelişimimizi değil, toplumumuzu da şekillendiriyor.

Siz nasıl bir özdeşim süreci yaşıyorsunuz? Kendi özdeşim yolculuğunuzu nasıl tanımlarsınız? Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşarak, hep birlikte daha derin bir keşif yapalım!
 
Üst